Tanzimat döneminde, Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz tiyatro seyretmek için Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi ile Sahne Sokağı'nın kesiştiği köşede yer alan ünlü Naum Tiyatrosu'na gelirlerdi. Verdi'nin "II Trovatore" adlı ünlü operası da, Paris'ten önce İstanbul'da bu tiyatroda sahnelenmiştir. Naum Tiyatrosu, sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle İstanbul'un ve Avrupa'nın sayılı kültür merkezleri arasına girmiştir.
1870 yılında gerçekleşen büyük Beyoğlu yangınında, Naum Tiyatrosu da yanarak yıkılmış ve yangın sonrası yeniden inşaa edilen binalardan biri olmuştur. "Galata Bankerleri" sanıyla tanınan Rum bankerlerinden Hristaki Zografos Efendi, 1876 yılında, yanan Naum Tiyatrosu'nun yerini satın almıştır. Bu arsa üzerine, İtalyan mimar Cleanthy Zanno'ya çizdirdiği proje ile içinde bir çarşı ve apartman bulunduran, yeni tipte bir bina yaptırmıştır.
1876 yılında yapımı biten binanın altında, o dönemde moda olan, Paris tarzında düzenlenmiş 24 dükkan, üstünde ise 18 lüks daire bulunuyordu. Dükkanların oluşturduğu pasaja "Hristaki Pasajı", binaya ise "Cite de Pera" adı verilmiştir. Pasajın ilk dönemlerinde açılan Acemyan'ın tütüncü dükkanı, Maison Parret ve Vallaury'nin pastanesi, Japon mağazası, Natürel çiçekçisi, Pandelis'in çiçekçi dükkanı, Schumacher'in fırını, Papadopulos'un mücellithanesi, Keserciyan'ın terzihanesi, Yorgo'nun meyhanesi, Sideris'in kürk mağazası gibi işletmeler bu dükkanlardan birkaçıydı.
1908 yılında bina mülkiyetinin Sadrazam Sait Paşa'ya geçmesiyle birlikte pasaj "Sait Paşa Geçidi" adını almıştır. 1940 Mütareke yıllarında ise pasajdaki küçük dükkanlara çiçekçiler yerleşmeye başlamıştır. Ekim Devriminden kaçan beyaz Rus kadınları, baronesler ve düşesler de burada çiçek satanlardan bazılarıydı. Cite de Pera bir süre çiçek mezat yeri olarak da kullanılmaya başlanınca, Beyoğlu'ndaki çiçekçiler pasaja toplanmış ve pasajın adı "Çiçekçiler Pasajı"na dönüşmüştür.
1940'lı yıllardan başlayarak açılan bira ve meyhaneler, bir süre sonra apartman sakinlerini ve çiçekçileri yavaş yavaş başka yerlere taşımış ve geriye sadece "çiçek" adı kalmıştır. Pasajın ilk meyhanesini açan ise Yorgo Efendi olmuştur. İlerleyen dönemde, Çiçek Pasajı'nı Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği'nin gayretleri ile asli durumu dikkate alınarak restore edilmiştir. 1988'deki restorasyondan sonra meyhane olarak kullanıma tekrar açılmış ve 2005 yılı Aralık ayında ise, Mey İçki A.Ş'nin desteği ile tarihi binanın son bakım ve yenileme çalışmaları yapılmıştır. Çatı ve diğer tüm görsel öğeler yeniden restore edilerek aydınlık,ferah ve hoş bir ortam oluşturulmuştur.
Eski işletme sahiplerinin resimleri, Pasajın Müdavimlerinden ünlü gurme ,mimar ve yazar Aydın Boysan'nın resmi ve akardeoncu Madam Anahit'in resmi Pasajın duvarlarını süslemektedir. Gösterişli cephe mimarisine sahip Çiçek Pasajı (Hristaki Pasajı-Cite de Pera) halen, Beyoğlu'nun en süslü binası olma özelliğine sahiptir. Beyoğlu Güzelleştirme Derneği'nin gerçekleştirdiği bir ankette geçen "Beyoğlu denilince akla ilk ne geliyor? " sorusuna verilen cevaplarda Çiçek Pasajı birinciliği almıştır.
Sayın Can Kıraç , 2 Ekim 1997 tarihli yazısında, Çiçek Pasajı'nın güzel havasını şu satırlarla ifade etmektedir; "Çiçek Pasajı, Beyoğlu akşamlarının ilk durağı, yönlendirici merkeziydi adeta...Ya uzun bir akşamın ilk yudumları ya da eve gitmeden bir iki kadehle stresin atıldığı bir mekan. Gönüllerimizi coşku ile dolduran Çiçek Pasajı Meyhanelerinde, her gün ve her gece başka bir alem yaşanır... Sofraları süsleyen meze çeşitleri, göz ve damak zevklerinize yeni ufuklar açar. Rakılarını yudumlayarak hayal alemlerine dalanların masalarında, her an yeni umutlar açar…ve dostlarla paylaşılan sofralarda, insanların şairlikleri de ortaya çıkar... Kendi Dünyalarıyla buluşan meyhane ozanları, şövalyeler gibi cesur, mecnunlar gibi aşık olurlar. Eğer birgün siz de aşık olursanız, bu düşler alemine dalmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü, ÇiçekPasajı meyhanelerinde hayal kurmanın keyfi başkadır."
Çiçek Pasajı; birasıyla, rakısıyla, en leziz mezeleriyle ve yenilenmiş tarihi atmosferiyle hizmetinizdedir.
During Tanzimat Period, Sultan Abdulhamit and Sultan Abdulaziz often went to Naum Theatre to watch the plays. Naum Theatre was located in the corner that intersects Istiklal Street and Sahne Street, in Beyoglu. Verdi’s famous opera “II Trovatore” was staged in this theatre long before Paris. Thanks to famous Italian operas that were staged in Naum Theatre, it was counted as one of the important culture centers in Istanbul and in Europe.
In 1870, a big fire broke out in Beyoglu and Naum Theatre was destroyed by the fire. However, lt was one of the reconstructed buildings in the area after the fire. Hristaki Zagros Efendi, one if the Greek bankers known as “Galata Bankers” purchased the area of the theatre in 1876. With the project designed by Italian Architect Cleanthy Zanno, Hristaki Zagros Efendi had a new type of building built on this area in which there was a bazaar and an apartment.
The building which was completed in 1876 had 24 shops designed in Parisian style,which was trendy at those times, and 18 luxurious apartments over the shops.
The Passage formed by the shops were called “Hristaki Passage” and the building was called “Citè de Pera”.
Acemyan’s tobacco shop, which was opened in the early stages of the Passage, Maison Parret and Valloury’s patisserie, Japanese shop, Natural florist, Pandelis’ flower shop, Schumacher’s bakery, Papadopulos’ bindery, Keserciyan’s tailor, Yorgo’s tavern and Sideris’ fur shop were a few of these 24 shops.
In 1908, when the ownership of the building was transferred to the Grand Vizier Sait Pasha, the passage took the name "Sait Pasha Passage".
In the years of the 1940 Armistice, florists began to settle in small shops in the passage.
White Russian women, barons and duchesses fleeing the October Revolution were some of those who were selling flowers.
When Cite de Pera started to be used as a flower auction area for a while, the florists in Beyoğlu gathered in the passage and the name of the passage was turned into the "Florists (Çiçekçiler) Passage".
After 1940, the beer and pubs took place in the passage; it gradually moved apartment owners and florists to other places and only the name "flower" (çiçek) remained. The first tavern of the passage was opened by Yorgo Efendi. In the following period, the tavern was restored by taking into consideration the basic situation of the Flower Passage with the efforts of the Beautification and Survival Association.
After the restoration in 1988, it was reopened as a tavern and in December 2005, the last maintenance and renovation of the historical building were carried out with the support of Mey İçki A.Ş.
The roof and all other visual elements were restored, and a bright, spacious and pleasant environment was created in the passage.
The photos of the old shop owners, the photos of Aydin Boysan, who is a famous gourmet, architect, author and regular visitor of the passage and the photos of the acardonist Madam Anahit decorate the walls of the passage.
Çiçek Pasajı (Flower Passage-Cite de Pera), which has an elaborate facade architecture, is still the most fancy building of Beyoğlu.
In the survey prepared by Beyoğlu Beautification Association, "What is the first thing that comes to mind when it comes to Beyoğlu?" was asked and most of the people answered the question as “Çiçek Pasajı”.
Can Kıraç, in his article dated October 2, 1997, expresses the beautiful atmosphere of Çiçek Pasajı in the following lines;
“Çiçek Pasaji, Beyoglu is the first stop and the center of the guides of the evenings... Either the first sip of a long evening or a place where the stress is thrown with a couple of glasses before going home. In the taverns of Çiçek Pasajı where our hearts filled with enhtusiasm, there’s a different entertainment every day and every night... There are different types of appetizers that decorate the tables and they open new horizons to our taste and eye pleasure. Every moment new hopes arise in table of the ones who sip their “rakı” and dream... and the tables that are shared with friends, the poets among the people also show up. The tavern poets who meet their worlds fall in love like the ensembels and be brave like the knights. If you fall in love one day, do not forget to dive into this realm of dreams. Because, the pleasure of dreaming in the tavern of Çiçek Pasajı has a different taste."
Çiçek Pasajı, with its own beer, rakı, the most delicious appetizers and a renovated historical atmosphere, is at your service.